13 Ağustos 2008

Eskişehir'deyim..

Büyüdüğüm şehirdeyim. Dün gece geldim. İki haftasını kullandığım yıllık iznimin ikinci yarısında da, bizimkilerle takılayım biraz, dedim. İlk yarıdaki İzmir maceralarıma ekstra değineceğim, buraya not düşüle.
Dün gece gelip, ilk iş aileyle hasret giderip, hemen ardından buzdolabı etrafında turlayıp, o saatte mideyi tıka basa doldurup, küpüş gibi uyumamın ardından, sabahleyin yine utanmadan aç uyandım. Babam erkenden derse gittiğinden, annem ve hif'le meymene meşmene kahvaltı, çay seansı esnasında uzun uzadıya muhabbet, kakara kikiri derken saati 11 ettik. Annemin eski bir komşusu yıllar önce vefat eden kocası için mevlit okutturacağından ve annem de oraya teşrif edeceğinden, saat 4 civarı spor salonunun karşısında, Şehitlik'te buluşmak için sözleştik. Zira möhim meseleler için alışveriş edecektik. Saat 4'e kadar bir miktar albümlere baktım, sonra Bertrand Russell-Evlilik ve Ahlak ile devam ettim, yanı sıra buzdolabından habire sütlaç, sprite, şefşef aşırdım. Annemin hayde! diye tel edip bizi zıplatmasıyla hazırlanıp çıktık. Savaş Caddesi boyunca sandaletlerimi sürüye sürüye, ağır ağır yürüdüm. Buna rağmen annem yine de bizi 9 dakka bekletmeyi başardı. "Gecikme genlerimi annemden almışım" diyeceğim ama haksızlık etmiş olacağım, hehe. Şehitliğin köşesinde beklerken ve gözüm annemi seçmişken, birlikte geldiği Seher Teyze'yi görmeyeyim mi? Tuna apartmanından can-ciğer komşumuz. Lakin kendisini 10 yıldır görmek kısmet olmamış. Sarıldık ettik. Seher teyze bir yabancıya bakıyor gibi, "sesini duymasam, tanıyamazdım" diyor. Kadın haklı. Albümlere bakarken de bizzat zihnimde değerlendirdiğim üzere, bu kaş çok acayip bişey azizim. Kaş diyorum kaş, bildiğin kaş ayol, gözün üstündeki tüy tümelek! Kaş yapında bir miktar değişim yaptıysan, yani ebru gündeş'e dönmekten bahsetmiyorum, sadece fazlalıkları almak da diyebülürüz, metamorfozdan metamorfoza koşmuş oluyorsun. Geçen de lise yıllığıma baktıydım. Herkes birbirine güzel müzel yazmış, kalbi kadar temiz sayfa ayırmış bi de. Hepimiz maymun soyundanız halbuki, o kadar belli ki, hehe. Neyse işte, ben de tam Seher Teyze'ye kaş alımı ve cımbızın icadından bahsedecektim ki, ne göreyim? Karşıdan yıllardır görmediğim canım ilkokul öğretmenim Saadet Mercan bana doğru geledurmasın mı? Hoşbeşler, sarılmalar, nerdesin-ne yapıyorsunlarla geçen bir 15 dakikadan sonra, bir anne ve iki kızı olarak, Hamamyolu'na doğru seyirttik. Möhüm meseleler için möhüm alışverişler yaptık, sıklıkla Reşat Nuri'yi andık. Bilahare yazacağım, buraya not düşüle..
Alışveriş yaptık dediysem, seçtik ve ayırttık. Ve şöyle dedik: babamız yarın gelip ödiycek! Alışverişe bayılıyoruz biz, bizim ailenin hatunları olarak.
Espark'a bizzat Zara Home için uğradık. Orada "babam gelip ödicek" raconu geçerli olmadığından, zati bişiy almadık. Dikiş-nakış eksperi annemle "hmmm bunu şöyle işlemişler", "ay bak şuna şöyle kenar geçmişler" diye, itiraf ediyoruz, model-desen çaldık, kimi şeyleri zihnimize fotokopiledik. Gerçi ben hepisini şu an unutmuş vaziyetteyim ama annem kesin hatırlıyodur.
Dönüşte, çok pek çok yürümüş olduğumuzdan enerji depolamak için almak durumunda kaldığım diet kolamı içe sallaya annemlerin peşinden uyuz uyuz ayaklarımı sürükledim. Ve tabii Hava Hastanesi'ni geçer geçmez Vişnelik'in meşhur Çarşamba pazarına daldık. Annem haftalık alışverişini kavun-karpuz demeden tamamlarken, ayyyyy kimi göreyim? Liseden çok sevgili coğrafya öğretmenim Sema Sayan da pazar arabasını sürükleyerek alışveriş modunda yürüyor olmasın mı? (olmasın, cümleye bak). 98'de mezun oldum EAL'den. 10 yıl olmuş görmeyeli onu. Direkt hatırladı beni, sarıldık, hoşbeşleştik. Pek değerli bir öğrencisiydim. Lise 2'de sınıfın kutsal ineği ve onur kurulu üyesi olarak, girdiğim ilk sbs'den öyle düşük coğrafya neti çıkarmıştım ki, herkes bu konuda dıdı bıdı ederken o net bir sesle "rabia'nin kuramsal açıdan bir eksiği yok, sadece test tekniğ eksik. Onu da tamamlar" diye bana bir ton gaz vermiş ve kalbimin en nadide köşesine yerleşmişti. Cınııımmm!
Sema Hocam, neler yaptığımı sordu. "Psikolog oldum ben!" dedim pür neşe. Mat-fen'deymiş artık. Uygun zamanlarını söyledi. Mutlaka beklediğini, görüşeceğimizi ısrarla yineledi. Görmeye gideceğim onu.
"Ay çok güzel koktu!" diyerek şefşef, maydonoz, üzüm, ekşi elma ne varsa pazar arabasına dolduran annemin peşinden sürükledim yine kendimi eve.. Hif yaz okulundan güzel notlarla geçmiş derslerini, onu öğrendik. Sonra yemek yedik. Şimdi de çay içicez.
Resim: Zü'den bir Odunpazarı çekimi. Kendisini özlediğimizi belirtiyoruz buradan. Bir hüp de onun için çekiyoruz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...