21 Nisan 2009

Selahattin Şenol'un ardından..

Selahattin hocam aramızdan ayrılalı tam 1 yıl olmuş. Şu anda hissettiklerim haberi aldığım andaki duygularımdan çok farklı değil. Bu 1 yıl benim için çok çabuk geçti. En sevdikleri için nasıldı, kim bilir? Neler yaşadıklarını az çok tahmin edebilsem de, tam olarak bilemem elbet; bildiğim tek şey, ben 22 Nisan 2008'de, bloğumda hocama bana kattıkları için teşekkür ettikten sonra, ve o yazının üzerinden kah 1 gün, kah 1 ay, kah 99 gün geçtikten sonra bile hala, gmailime düşen ona yazılan notlar, eksikliğinin nasıl hissedildiğini ifade eden yazılar, sonradan ve tekrardan edilmiş teşekkürler.. İstedim ki onlar, yeryüzündeki milyonlarca blogdan birinin tozlu arşivindeki daha tozlu yorum sayfalarında, çok çok daha tozlanmasın. Adına yazılmış bir gönderide karşımızda dursun, anlı şanlı:
Fırat Gazel dedi ki...

Her ölüm erken derler ya, Selahattin hocanın ölümü hepsinden erken... Onu fazla tanımazdım, çok bir görüşmemiz de olmamıştı. Oğlumu bir kez götürdüm, sonra da bir kaç kez ailece telefonla görüştük. Bu kadarcık bir ilişkiye rağmen, göçüp gittiğini duyduğumda çok derinden sarsıldım. Oğlum için sarsıldım, bu çocuklar için sarsıldım. Neler gördük bu camiada! Onun gibi ahlaklı, namuslu ve yetkin birisinin artık hayatımızda olmayacağını bilmek azap verici. Nedense bende bir his bırakmıştı. Aral bir sorun yaşayacak bile olsa Selahattin hoca çözer diyordum içimden. Şimdi kim, kimler çözecek bilemiyorum. Nur içinde yatsın.

24 Nisan 2008 Perşembe 10:09

Sil
Blogger İbrahim DEMİRAL dedi ki...

Rabiacım başın saolsun diyim. Ülkemizde eğitilmiş, kendini eğitmiş çok az insan var. Senin anlattığın kadarıyla değerli hocamızda böyle biri. Tekrar başın saolsun diyorum.

25 Nisan 2008 Cuma 14:08

Sil
Blogger Didem AVDAN dedi ki...

"iyiler erken ölür!"

25 Nisan 2008 Cuma 16:48

Sil
Adsız Adsız dedi ki...

İyi insandın Selahattin. Mekanın cennet olsun. İsmail Yavaş.

26 Nisan 2008 Cumartesi 00:37

Sil
Adsız Adsız dedi ki...

Hayat hem çok hızlı geçti onun için hem de çok yavaş...aklıma gelicek en son insandı çünkü o güçlüydü,o uzundu,o dimdikti çözümler için onun tv programları izleniyordu,radyo programları dinleniyordu,kitapları okunuyordu,o bir babaydı,o doktordu,o hep sorunlara çözüm getirmişti,o her sorunun cevabıydı...ne kadar çok şey katmış aslında ülkesine insanlarına... ailesine, arkadaşlarına, ülkemizin insanına daha verebileceği çok şey vardı ama... Gazi Üniversitesinin salonuna girdiğimde gördüğüm o müthiş kalabalık ve herkesin gözlerinin kızarıklığı ne kadar sevilen bir insan olduğunu anlatıyordu..Yaptıklarının ne derece önemli oldugunu ispat etmişti...Onun için o kürsüye çıkıp konuşmak için herkes sıraya girmişti ama o anda kelimeler tükeniyor, dakikalar geçmiyordu. herkesin tek söylediği ve inanmak istenen tek şey bunun "şaka" olmasıydı..eminim şuanda huzurludur o kadar güzel tablolar vardı ki onun için çizilmiş o kadar büyük bi kalabalık var ki onu seven... Ama hayatın tek ve geri dönüşü olmayan gerçeği Ölümdü..hastanenin bir köşesinde konuşan iki temizlikçi, kantinde çay veren çaycı, hemşireler, kapıdaki sevenleri herkes O'nu konuşuyordu... isyanımız bu zamansız gidişdi..herşey o kadar ani ve yaralayıcı oldu ki inanmak çok zor olucaktı bunu görebiliyordum o dakikalarda...O kadar çok şey bırakmıştı ki gerisinde O'nun unutulması gibi birşey sözkonusu değil...Onunla tanıştığım için kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum..Yerinde huzurlu yat mutlu uyu çünkü burada herşey senin istediğin senin ögrettiğin gibi olucak...bizde Bir Gün Anlayacağız Neden Sessizce Gittiğini....A.K

26 Nisan 2008 Cumartesi 12:20

Sil
Adsız Gül ŞENOL dedi ki...

Buraya yazı yazan herkese çok teşekkür ederim... Kapanmayacak olan bu büyük yaramın acısı böyle paylaşımlarla biraz olsun hafifliyor. Onun kızı olmaktan, 22 seneyle sınırlı kalsada onun bilgisinden sevgisinden enerjisinden bir pay alabilmekten dolayı çok gururluyum... "Aslan babam", ilk aşkım, en büyük özlemim, seni çok seviyorum...

13 Mayıs 2008 Salı 14:28

Sil
Adsız Adsız dedi ki...

selahattşn hocanın ölümü çok erken oldu. onun hastasıydım.böyle iyilik sever birinsan görmedim.keşek ölmeseydi.ölüm ona hiç yakışmadı.keşke bu bi rüya olsa. gözümü açsam başımda selahattin hocayı görsem.çok acı bi durumç.a allah rahmet eylesin mekanı cannet olsun toprağı bol olsun allah aileisne sabır vaersin

14 Mayıs 2008 Çarşamba 18:54

Sil
Adsız Adsız dedi ki...

keşke onu hiç tanımasaydım diyorum.Oğlumu belki de bizim çok büyüttüğümüz tipik ergenlik bunalımlarını çözmemize yardım etmesi için ona götürdüğümde o naif ve bir o kadar sevecen yaklaşımları ne kadar güven vermişti bana.İlgisi ve hoşgörüsü mütevaziliği ile birleşince saygım bir kat daha artmıştı.Bugün evet ne yazık ki bugün vefatından neredeyse bir ay sonra acı bir tesadüf ile öğrendim yaşamdan koptuğunu.Üzüldüm.İçim acıdı.Keşke tanımasaydım dedim bencilce.Şimdi ne yapacağım dedim.Oğluma ne diyeceğim.Çok erken oldu bu hocam.Erken bıraktınız bizleri.Toprağınız bol olsun Allah tüm sevenlerinize sabır versin

18 Mayıs 2008 Pazar 20:44

Sil
Blogger bbozok dedi ki...

Yattığın yer nur olsun ailecek çoook üzüldük.sevgi seli cenazenizdende belli idi çook erken oldu ölüm size hiç ama hiç yakışmadı.allah eşinize ve kızınıza uzun ömürler ve bol sabırlar versin

21 Mayıs 2008 Çarşamba 16:09

Sil
Blogger brcnk dedi ki...

gerçekten çok üzüldüm hastasıydım ve onu gerçekten çok seviyordum
öldğünü üzülürüm diye annem söylememiş bugün doktorumdan öğrendim.Mekhanı cennet olsun.ailesine allah bol sabır versın

28 Mayıs 2008 Çarşamba 21:20

Sil
Blogger brcnk dedi ki...

bugün öğrendim öldüğünüğü sarsıldım.Onun hastasıydım.Selahattin beye ilk gittiğimde bile iyi,güven veren,rahatlatıcı havası bana güven verdi.Çok iyi biriydi.Ne diyebileceğimi bilmiyorum sadece çok erken gitti ailesinin başı sağolsun toprağınız bol olsun...
BURCU ÖRNEK

28 Mayıs 2008 Çarşamba 21:28

Sil
Adsız ceren dedi ki...

Doktor amca beni çok erken bıraktığın için çok üzgünüm.Seni çok seviyorum.
Vefatını bugün öğrendim .Ailesine tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum.Yeri doldurulamayacak bir insan ve doktordun bizim için mekanın cennet olsun.

09 Haziran 2008 Pazartesi 15:24

Sil
Adsız Adsız dedi ki...

Ben Hacettepe Tıp Fakültesi'ndenim. Selahattin Hoca bir kez "hekim kimliği" paneline gelmişti bizim okula. O kadar tatlı anlattı ki okul günlerini, çok sevmiştim. Ne zaman TV'de yakalasam izlerdim o sağlık programını. Ben daha dün öğrendim vefat ettiğini, çok üzüldüm. Çok erken yaşta bir kayıp. Ailesine ve GÜTF ÇRS ailesine sabırlar diliyorum.

17 Haziran 2008 Salı 11:16

Sil
Blogger selin şenol dedi ki...

selahattin amcam ölümünden kısa süre önce sana gelcektim ama hastaydn gelemedim , keşke diyoruz şimdi annemle nolursa olsun gitseydik çok erken bıraktın bizleri seni çok seviyoruz mekenın cennet olsun

23 Haziran 2008 Pazartesi 12:45

Sil
Adsız Ayşen dedi ki...

2003 yılından 2005 yılına kadar oğlum yanımda gezmediğim hastane uzman kalmamıştı.Oğluma hiperaktivite teşhisi koyup , kullanılması çok sakıncalı hiperaktivite ilaçları veriliyordu. Ama araştırıyordum. hiperaktiflikle hiç bir ilgisi yoktu. Birşey vardı ve ben onun ne olduğunu bulabilecek hiç bir uzman bulamıyordum.Sürekli kendimi suçluyordum.4 Tıp fakültesi ,çocuk psikologları... ama hepsi sonuçsuz kalıyordu. Verdikleri ilaçları kulanıyorduk hastalığı daha çok fazlalaşıyordu. Bütün bedeni istemsiz hareketlerle titriyor , titremeler oturduğu yerden düşeçek kadar artıyordu.Ve sonunda Selahattin Hocayı tavsiye ettiler ona gittik.Hiç kimsenin bakmadığı bir pencereden baktı.Oğlum üstün yetenekli olduğu için beyin yaşı ile kas yaşının uyumsuzluğundan kaynaklanan bir problemdi.Hastalığının 13 yaşında biteceğini söyledi.Kaslarının güçlenmesi için ilaç verdi ve kabusumuz sona erdi.Bir vitamin ilacıyla.Muayenehanesine gittiğimizde hastaneye gelmemizi isterdi.Bu akşam oğlum yine rahatsızlanmaya başladı. Telefonunu bulmak için internete girdim şok haberi yeni aldım.Ne yazdığımıda ağlamaktan bilmiyorum.Şimdi kime güvenip oğlumun sağlığını teslim ederim.Hocam nur içinde yat.Bize yaptığınız iyilikler sevdiklerinizin karşısına çıksın .Rabbim sevdiklerinizi korusun ,onları sizin gibi iyi insanlarla karşılaştırsın.

05 Aralık 2008 Cuma 00:27

Sil
Adsız Müh. Özlem Akkuş dedi ki...

8 ay boyunca aklıma gelmediği bir gün bile olmadı. Kazandığım - mezun olduğum okulumu, mesleğimi, en önemlisi insan ve hayat ile ilgili öğrendiklerimi borçlu olduğum Selahattin Şenol hocamın eksikliğini hep hissedeceğim.

11 Ocak 2009 Pazar 17:18


12 Nisan 2009

Kımıl kımıl

Pazar sabahı erkenden uyanmak, "pöehhh bitti koskoca haftasonu tatili" diye erkenden hayıflanmaya başlamak, Pazar'ın keyfine gölge düşürecek bu düşünceyi 10 dakika yaşamak, sonra unutmak, sıcacık yataktan serin çamaşır makinesine doğru tükenmişçesine ilerleyip kirli çamaşırları makineye tıkmak, "vernel yine bitmiş, aklı havada insan evladı markette yitmiş gitmiş" türküsü çığırmak, vernelin içine su doldurup çalkalamak ve bu embiigüıss sıvıdan bir ölçüyü yumuşatıcı kısmına koymak, işe yarar mı bilmemek, maksat işlemi tamamlamak, makine çalışmaya başlayınca küçük karanlık ve sıkışık odada diz çökmek, totoya yer açmak, yanakları avuçlara yerleştirip, seyreylemek yıkananları..
Makine döndürdükçe rengarenk çamaşırları, zihni de döndürmek: kendi kendine ettiklerini düşünmek.. bir yandan şaşırmak, bir yandan sıkışmak.. Bir anda kendini prenses hissederken, iki dakikaya kalmadan kurumuş çamur parçasına dönüşmek.. Aslında sadece normal hissetmek istemek.. Olmamak. Dünyanın en mutlu kadınıyken, en bedbaht yüz maskesini takmak. Maskenin altını netleştirememek. Eline çalı süpürgesini almak, tozuttura tozuttura süpürmek.. Halının altına. Bahar da geldi naynirinaynaynirinaynom derken, yataktan çıkmak istememek. Çılgınlar gibi dansa gitmek istemek, sonra aynaya bakmak ve bir kurbağa görmek. Bacakları olmayan. Aynada dingin bir yüz görmek istemek. Sadece bu..
Tozuttura tozuttura bir o yana bir bu yana süpürürken, kafayı tozutmak. He he demek. Gülmek. Boynundaki sivilceye bakmak. Sarılmak. Kendine gelmek. İyi ki varsın demek.
Aslında böyle bir Pazar sabahı yaşamadığını fark etmek. İkircikli duygular yaşamak. Limbik sisteme küfrü basmak. Sonra okula gitmek. Arkadaşlarla kahvaltı etmek. Çimenlerde mayışmak.
Mayıştıkça sıkılmak.
Cümle kurmak dahi istememek.
Mek, mak. Sıyırmak.
Hamiş: Sevgilimle başka bir yere gidelim istiyorum. Sadece bacaklarımızın göründüğü bir kumsal olmasın bu yer. Her şeyimizle orada olalım. Tüm bedenimizle. Kenya'ya gidelim mesela. Takayım ağzıma bir tabak, boynuma 80 halka. Kabak dudaklı kadınlar vardı. Onlardan olayım. Güneşin altında kavruk tenlerimizle cıbıl gezelim. Sağımda, solumda, sırtımda 5 tane velet olsun. Sevgilimin saçları inek poku boyasından yapılmış pis bir sarı, bedeninde beyaz şeritler olsun. Elinde sopası, zürafa avlasın. Gelsin, dansımızı yapalım. Ankara'daki yaşamımızdan bahsedelim. Yazık yav, orada kaldılar diye eş dost için hayıflanalım. Sonra şükredelim halimize. Yaşayalım gidelim. Mutlu olalım sonsuza dek.

10 Nisan 2009

Prenses Leyla

Saraydaki odam mor boyalı olsun. Kapısında hizmetkarım dursun. Raporlarımı o yazsın. İmzamı soytarım çaksın. Hocalar ayağıma gelsin. Ben yatağımda uzanırken onlar ders anlatsın. Grup terapisi sarayın topkadifeli avlusunda yapılsın. Avluyu vezir süpürsün. Grup özeti yazmak yasaklansın. Mutfakta safranlı pilavlar pişsin. Kokusu burnuma düşsün. Başcariye ayaklarımı ovsun. Hürrem Sultan kaşlarımı alsın. Geciken faturalarımı defterdar yatırsın. Yukarı kata asansörle çıkılsın. Kalburabastılar gümüş tepsilerde servis edilsin. Sunumlarımı sadrazam hazırlasın. Saçlarım kuleden aksın. Kırıklarını bahçıvan alsın. Dolaşan yerlere gül taksın. Doktora zahmetsiz yapılsın. Emir demiri kessin. Emirleri fareler kemirsin. Umut savaştan erken dönsün. Fetih anılarını kısa tutsun. Oymalı mescidin önünde koşu parkuru olsun. Bardaklar üzümle dolsun. Sarayın gömme balkonu boğazı görsün. Gelinliğim tam istediğim gibi dikilsin. Haftasonları hiç bitmesin. Her gün Cuma akşamüstü olsun. Taşların arasından şarkılar duyulsun. Gönlüm neşeyle dolsun.
Bunu yazan tosun.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...