21 Aralık 2009

Gün dönümü

Bu sabah yataktan yine dut pestili gibi kalktım. Bilmem kaç zamandır periyodik olarak snooze tuşuna basmaktan kas yapmış başparmağımla istop ettirdim telefonu. Gözlerimi kocaman açmaya çabaladım yüzüm yastığa gömülüyken. Kaplumbağa gibi uyuyorum kaç gündür. Tersyüz. Bi de abuk subuk rüyalar görüyorum. Epey zaman önce paranoyak karısı yüzünden gözetimimizde çocuklarını görebilen bir adam vardı, çok iyi bir adam. Rüyamda o adam var. Adam beyaz kadın ticareti yapıyomuş! Aman allahım, nasıl yıkılıyorum! Sanki kocam herif! Noluyosa bana? Rüyanın etkisinden hala kurtulamamış olsam da, saat olmuş 9, kalkmak gerek. Bir kahve içmezsem mümkün değil kendime gelemem. Tek göz kapalı aşağıya iniyorum. Dünden tokum hala, sadece bir fincan kahve istiyor canım. Dün, yani caaanım Pazar gününü, rapor yazarak geçirdik sevgili yildizanimla. Yediği her haltı normal gören, bizi de salak zanneden bir adamın raporu. 11'de gelmeden yıldızanim, Umut nefis ekmek pişirdi: ballı ve cevizli. Bunu yiyen 10 sayfa raporu 10 dakkada yazıyomuş, öyle süper bişiymiş dedi. Yıldızanim, bize Mudo'dan çok şahane bi demlik almış gelmiş. Değişik bir yeşil renk, sapı da hasırdan. O kadar güzel ki, onu mutfağa değil, televizyonun önüne koydum. Seyrediyorum.
Dün öyle bir yandan güzel, bir yandan pisti. Rapor yazmak çirkin iş, bir sayfa yazıyı bir saatte anca çıkarıyoruz, darmadağın anlatımları toparlarken. Bir de yavı yuvu ne varsa gülüyoruz. "Bu rapor zksen bitmez bugün" demişim gayriihtiyari, iki saat güldük komik bişiymiş gibi. E sinirimiz bozuldu tabi, raporun ve görüşmelerin detayını bi bilseniz!
Bunları düşünerek, kahveyi hazırladım. İçilecek kıvama gelene dek, masanın üstüne dağılmış notları toparladım, yarım raporu adalet.gov.tr uzantılı mailime atıp laptopu kapattım. Başka adrese gönderirsen adliyede kalırsın sap gibi. Devlet-i ala, memırlar iş saati laga luga yapmasın diye pek çok siteye girişi yasak eyledi. Yahoo, hotmail, gmail, kompile yasak, feysbuk, blogger saymiyorum bile. Amaaa, bakanlık sitesi açık, tamam bu normal. Vefekat tüm bankaların webleri de açık. Sen sen ol, devlet işi durakoysun, aman diyim banka işini geciktirme.
Kahvemi elime aldım. Hala bir şeyler toparlıyorum masadan, bir yandan. Ormanda beyaz bir siluet dikkatimi çekti. Kadının biri üzerinde pofidik bembeyaz bir mont, bişiyler yapıyor. İyice bir yanaştım cama. Sandım ki yürüdü, koştu vs. esniyor. Anam biraz daha izledim, ayol kadın resmen kendi kendine dans ediyor! Nasıl güzel, nasıl güzel! O anki hislerim bi garip, orada olmak istiyorum, yanında. Ama eşlik etmiycem, sadece izliycem onu. Duyan da sanacak, kadın modern dans, break, mireyk yapıyor. Anacım kadın gayet Tanyeli gibi ellerini böyle makara sarar gbi büküyor, büküyor, Seda Sayan gibi saçları attırıyor, ayaklar desen Malatya yöremizden bir halk dansının figürlerine gark olmuş vaziyette. Nasıl alakasız, ama nasıl da kuğu gibi, nasıl da rahat, acaba izlendiğinin farkında mı? Kadının teki, pijamasının içinden göbeğini kaşıya kaşıya, vay yavrum vay!, diye diye onu izliyor. İzledikçe gevşiyor. Aklına koşturması gerektiği gelene dek. Sonra taksiye atlayıp işine gidiyo bu kocakafalı. Taksi, kadını izliycem diye geç kaldığı için.
Taksi, bizim evden adliyeye 30 tutuyo. Eskiden Küçükesat'taki evinden işe beş kala çıkan ben, her gün işe taksiyle gitsem bu kadar ödemiyodum. Lakin, buranın dolmuşları otobüsleri bi cins, aynı sürede Ayaş'a gidersin, öyle uyuzlar. Bi de buranın insanları gerizekalı. Maceralarımı ayrı bir başlık altında yazacağım: Ben ve toplu taşımanın anlamı...
Dünden bitmeyen rapor, adliyede, haydi bir simit-çay faslı yapalım, aman bi yarının randevusunu halledeyim, dur kalemden çağırıyolar derken saat 3'te zor bitti. Ama cillop oldu, cillop! Asla yapmayacağımız bişiy yaptık: Türk örf ve adetlerinden dem vurduk. O an hepimiz kükreyen birer asena idik. Çocuğu, yabancı kökenli anneye geri verdik. Hoooop, kaldırıyosun veriyosun. Çok zevkli.
Sabahki kadını herkese anlattım. Ama bazen çok komik bir şey anlatırsın, kimse gülmez ya, olayın tam da orasında olmak lazımdır. Benim gündüz düşüm de arkadaşlarda öyle bir etki yarattı. Hıh, dedim. Ben de akşama dans edicem, ne var? Akşam buluşup tango yaptık sevgilimle. Başta böyle sevgili sevgili dans ediyodu. Yorulunca yine kocaya dönüştü: beni bekle de, niye ezbere hareket ediyosun da, çeksene ayağını ordan önce. Ulan ayağıma bassa ben suçlu oluyorum! Tangodan, kavga etmeden çıktığımız ya birdir, ya iki.
Eve geldik, oturduk laptop başına. Böyle bir yaşam istemiyorum. Bunu istemediğime o kadar eminim ki! Ama bunu sürdürüyor olmam, yine de bir miktar hoşlaştığım anlamına gelir mi? Sanmam. Daha çok basiretsizliğimden gibi. Şöyle çatır çutur risk alabilen biri olmak isterdim. Başlarım sana da, senin gibi işe de okula da vs. diyip çarpıcan kapıyı. Bende o da yok.
Elde güzel bir haber var. Ocak'ta eleğimsağma Paris'ten bildirecek. Ama bildiremeyecek, çünkü Umut çalışırken, o Bilge ve Özge ile Paris'in altını üstüne getirecek! Ama daha amirlerimin bundan haberleri yok. Henüz izin yok, hayaller ve planlar var. Nam nam!
Bi de biz evleneli 6 ay olmuş bugün. Yuh! Lan biz şimdiden o sıkıcı çiftlerden olduk da bittik bile! Karşılıklı kukumav kuşu gibi çalışıp duruyoruz. Ya da Umut çalışıyor, ben her zamanki gibi, orda burda finkte. Şimdi aklı ormanda dans etmekte. Ben de bi gün ince topuklu, necmi imzalı dans ayakkabılarımla ormana dalmazsam, saçlarımı üfüttüre üfüttüre tel makara sarmazsam, önce vücudumu sonra kafamı geriye attırmazsam, hücuma geçmiş havlayan köpekleri görünce topuklamazsam, üstüm başım yırtılıp perperişan elbisemle turan güneş'e çıkmazsam, bir taksinin önüne atlayıp son anda durdurmaz ve ölümün ince nefesini ensemde hissetmezsem, taksiciye çek yavrum adliyeye demezsem, suçüstü kapısından kimlik göstermeden personelim ben diyip geçmezsem, hakim beyin kapısına dayanıp "Aaaaah Evvroopaaaa!" türküsü çığırmazsam, bana da risk almıyo bu demesinler!

5 yorum:

ozge dedi ki...

hehehe şimdik senin afyonn patlamadan hüüp direk kaffeni içerken hayal görmüşsün misal... ama süpermiş sevdim ben bunu beni de bekle ormanda göbek atmak için...ben de varım..

bak iyi hatırlattın tren biletlerini almadık hala...hadi sen de iznini hallet gel 2-3 gün birlikte gezelim.. Ben paris konusunda süper rehberim tecrübeyle sabittir :P daha önceki deneyimlerimden. Emme velakin bilgeyle nasıl olur bilemedim... hehehe senin için bol mimar bir gezi olabilir :P:P ya da bol alkollü ve dinlenmeyi aklından bile geçirme.... eiffele karşı şarapları yudumlamadan nehir kıyısında kaffemisi içmeden filmlere konu olan köprülerden geçmeden sagra cuore nin merdivenlerine oturup şehri seyretmeden, moulin rouge değirmenini görmeden olmaz o gezi... Umut toplanadursun biz de keyif yapalım...

elegimsagma dedi ki...

özgeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!bu nası yorum! len gecenin bi vakti içim kıpır kıpır oldu! Ah Paris, mamamiyya, jötem jötem mon amour dimek istiyorum:P ben gerçek anlamda ayaklarına kara sular inene dek şehir gezebilen biri olduğumdan, iki mimarın temposuna yetişebilirim gibime gelooor :) gezelim her bi yeri gezelim! ben yarin sabah ilk iş amirlere bi yanaşıyım: günaydın efenim, aman bu ne gözellik, ne harikuladelik...

Deliler Teknesi dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş yine... Tam bir roman kıvamında... Olaylar, yaşanılanlar bu kadar güzel anlatılabilirdi. Kaybolup gittim satırların arasında... Eline, yüreğine sağlık. Tebrikler.

Serendipity dedi ki...

Rabiiiiş

Blog kullanımı ve blog tutma sebepleri ile ilgili bir araştırma yapıyorum. Anket sizsiz olur muuu? olmaz. o zaman aşağıdaki linke kilik!

http://www.surveymonkey.com/s/blog_kullanim_anketi
veya
http://nedenblogluyoruz.blogspot.com/
Not: Araştırma sonuçları yine bu adresten yayınlanacaktır.

elegimsagma dedi ki...

annaşıldı tamam.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...