03 Ekim 2007

Zırva

Elimde kalın dava dosyası, omuz çökmüş, mide guruldar vaziyette sokağa giriyorum.. Beni enfes akordeon tınıları karşılıyor.. Gevşeyiveriyorum hemen. Nereden geldiğini anlamaya çalışırken, geçenlerde bir sabah yine Küçükesat sokaklarından birinde burun buruna geldiğim genç, beyaz yüzlü çocuk olduğunu görüyorum.. Sokağın başından yaylana yaylana, çalarak geliyor.. Henüz yanmış sokak lambalarının ışığında köprü vaziyeti almış ağaçlar harika gözüküyor.. Açık camlardan çatal bıçak sesleri yükseliyor. İnanılmaz bir mekanizma, 1 ay boyunca herkesi aynı anda yemeğe başlatıyor. Masadan fırlayıp sokağa dökülmüş üç beş çocuk bizim Furkan önderliğinde şut çekme yarışı yaparken, gittikçe yakınlaşan müzikle birlikte elleri havada birleştirmiş, "bale yapıyoruz" diye kikirdeyerek çevrelerinde dönüyor.. Uzun zamandır hissettiğim gibi yine, sokağım gözüme pek sevimli, pek sıcak gözüküyor.. Midesinde kelebekler, sevgi böcüğü Rabia, tatar takkası misali çantası içinde anahtarını bulana dek, sokağı döndüğü anlaşılan müzik kesiliveriyor..
Apartman kapısı şakır şakur açılınca çirkin kedi Çekirdek ile gözgöze geliniyor, masal çoktan finito olmuş meğer. Pisst!

2 yorum:

b dedi ki...

Biliyorum o sokağı ben.. benim de ilk sokağımdı ankarada, ben de severdim pek..
diyince tabi, hep beraber senin evine geldiğimiz akşamı hatırladım. mehmete imzalattığımız kağıda iyi bakıyorsundur umarım, çok işimize yarayacak yılbaşında :)

elegimsagma dedi ki...

mehmete imzalattığımız kağıt, buzdolabımın en nadide köşesinde bir magnetle sıkıştırılmış vaziyette ve afiyette, ayrica yangında ilk kurtarilacaklar listesinin de başında bilgecim, gözüm gibi bakiyorum anlayacagin;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...