02 Temmuz 2008

Gökten üç elma düşmüş...

Fazlasıyla alengirli, bir o kadar cengaverli masalların sonu hep öz, hep sade, hep şıppadanak olurmuş. İyiler birden ödüllendirilir, kötüler birden merhamete gelir, her şey birden yoluna girermiş. Esas kızla esas oğlanın masalında da, aslında ne kötüler varmış ne iyiler. İnsanmış hepsi ayol, yer gök doluymuş with griler (böyle olur rabia'nın masalı) :)
Masal masal diye kendilerini yiyip bitiren esas oğlanla esas kız için belki de en değer verdikleri şey, ailelerin de birbirlerini pek sevmesi, yani koskocaman bir aile olmakmış! Aileler hele bir tanışsın, aman da hemen kaynaşsın mantığıyla, 7 Haziran 2008 Cumartesi günü, bu iş için biçilmiş kaftan günü seçilmiş! Format önceden konuşulmuş: aileler esas kızın ailesinin evinde, yani Eskişeeer'de tanışacak, isteme-söz, ımbır kımbır işler için de takvim vs. konuşulacakmış. Böylelikle yine heyecan zilleri çalmaya başlamış, esas kızın ailesi esaslı ev sahibi olmak için, esas oğlanın ailesi de esaslı misafir olmak için harekete geçmiş, yine aynı saatte bir güzel çiçek eşliğinde zil çalınmış, esas kız&ailesi hoplaya zıplaya kapıyı açmış: Sonrası malum, herkes birbirine en uzak mesafedeki koltuklarda yerini almış, başta hal hatır sormayla geçen muhabbet sonradan annelerin ilçeye taşınmak istemeyişlerinden, babaların toprakla uğraşma sevdalarına kadar uzanmış. Esas kız esas oğlana arada abuk bakışlar atıp, naber len cillop sefgilim? gibi sözler sarf etmek istemiş, haliylen münasip kaçmamış. Yemekten önce birer türk kahvesi yudumlanmış, ve tam esas kız yemek masasını hazırlıyormuş kiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii, birden sohbet "biz ne zaman istemeye gelelim aceba?" noktasına gelmiş, ahanda o sırada nolduysa olmuş, esas oğlanın babasıyla esas kızın babası, anneler ve esasların da nolduğunu anlamlandıramadıkları bir süreçte işi bitirivermişler!:) Esas kızın parçalı bulutlu hatırladıkları:
-esas oğlanın babasıyla esas kızın babası arasında geçen hımmmlı hümmmlü kısa diyalog
-diyalogun hemen ardından esas oğlanın babasının, ellerini kalbinin üzerine koyup "allahın emri peygamberin kavliyle..." diye esas kızı esas oğlana istemesi
-esas annelerin devre dışı kalmış şaşkın ama gülümseyen bakışları
-bişeyleri masaya dizmeye çalışan esas kızla, efendi damat oturuşu pratiğindeki esas oğlanın "nolüyo yavv?" bakışmaları
-esas kızın babasının kızına (yani nam-ı diğer ben oluyorum efem) hiç unutulmayacak bir bakış attıktan sonra, yerim seniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii diye üstüne atlanılcak bir ses tonuyla "ben de kızımı veriyorum" içerikli cevabı
-esas kızın kardeşinin, fazlasıyla doğaçlama gelişen bu olaya tuvalette yakalanması nedeniyle "ayyyyy çok önemli bişiy kaçırdım galiba" diye salona dalışı (hahhayyytttt!:))
-zırhlı diş birlikleri olan kardeşin, neyse ki etraftan duyulmayan, "yahu daha başlık parası istemedik", "çok ucuza gittin valla" geyikleri, he he:)
-esas kızın kafasından fırtına gibi geçen "yahu adeta bir paket gibi alındım verildim", "bugüne dek babamındım, şimdi müstakbel kocamın mı oldum?", "evet, en nihayetinde ben bir nesneyim" gibi düşünceleri: "yahu gelenek bunlar, gelenek!"
-kız isteme faslının ardından öpüşüp sarılmalar, esas kızla esas oğlan birbirlerini öptü mü hatırlamıyom!
Velhasılı kelam, böyle olmuş. Ardıından, ayakta devam etmiş öpüşme faslı sonrasında oturuş biçimleri birden birbirine yaklaşıvermiş, odanın dört bir yanına dağılmış ebeveynler, sevgi yumağı oluşturuvermiş:P
Sohbete eklenen uzun bir yemek ve sonrasında çay keyfi ardından, esas oğlan ve ailesi güzel dileklerle esas kızın ailesinin evinden ayrılmışlar. Geriye 13 Temmuz'da yapılacak olan nişan etkinliğinin detayları ile, koskocaman ve kalabalık bir ailenin yeni atılmış temelleri kalmış...
İşte masalın tam bu noktasında, gökten üç elma düşüvermiş: Biri, elbette bu masalı anlatan esas kızın başına.. Diğeri, esas kızla esas oğlanın hiç bitmeyecek aşklarının başına. Sonuncusu da, bu masalı en başından beri içtenlikle dinlediklerini hissettiren, kimi ailemizden, kimi arkadaşlarımızdan, kimi az, kimi çok tanıdıklarımızdan, kimi hiç bilmediklerimizden, ama her biri bizimle birlikte heyecan duyan ve ekrana bakıp keyifle gülümseyen dostlarımızın başına..

7 yorum:

Deniz Ural dedi ki...

Rabişçim, çok tebrik ederim. Artık verildiğine de göre (almak- vermek? gelenek gelenek :)) senin suyun ısındı. Evlilik müessesesi ciddidir, kurumdur, kurum kurum kurulur.
:)

r dedi ki...

evet, o insan evladı bendim, ablası istenirkene tuvalette olan, kendisi için bu kadar önemli bi insanın bu kadar önemli bi olayını kaçıran şahsiyet benim.. ühühüühüü..

hayata hep geç mi kalıyorum ne ayol..:D

Serendipity dedi ki...

Gökten o düşen elmalar var ya... Geçen sene bu zamanlar da bizim başımıza bir elma düşmüştü. Gelinlikler burdan bbböööyle,şurdan şöööyle olmuştu. (El ile yaılan tarifi siz hayal edin artık) Şimdi sıra size geldi işteeee. Ben bu elmaların sayısını sırasını falan bilmiyorum. Ama diyeceğim odur ki, siz mutlu olun, hep birlikte mutlu olalım. Ve hatta beraber büyütelim çocuklarımızı.

ozge dedi ki...

mıtlıyım mıtlısın mıtlı mıtlıyız mıtlısınız mıtlılar....:)

luleli dedi ki...

:)))
Ben de bahsi gecen yakindan takip edenlerden biriyim
Cok sevindiiimmm!!!

KuzeyGüney dedi ki...

Canım benimmm, ne gizelll:)
Ya Rabiş Umutla yeni başladığınız zamanlar ve sonra senle kafa kafaya verip "olm babama söylesem mi, ne zaman söylesem, ay nasıl olcak" falan diye bıdı bıdı konuştuğumuz zamanlar dün gibi aklımda. Mutluluğunuz daim olsun:) Sizi çok seviyorummm.

Sevinç dedi ki...

Biz de çok sevindik valla.. Önce Befu'dan duymuş olduk sonra hemen baktım bloguna... Masalı dinlemek de harika... Devamı ne zamana?
mucksss

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...