12 Nisan 2009

Kımıl kımıl

Pazar sabahı erkenden uyanmak, "pöehhh bitti koskoca haftasonu tatili" diye erkenden hayıflanmaya başlamak, Pazar'ın keyfine gölge düşürecek bu düşünceyi 10 dakika yaşamak, sonra unutmak, sıcacık yataktan serin çamaşır makinesine doğru tükenmişçesine ilerleyip kirli çamaşırları makineye tıkmak, "vernel yine bitmiş, aklı havada insan evladı markette yitmiş gitmiş" türküsü çığırmak, vernelin içine su doldurup çalkalamak ve bu embiigüıss sıvıdan bir ölçüyü yumuşatıcı kısmına koymak, işe yarar mı bilmemek, maksat işlemi tamamlamak, makine çalışmaya başlayınca küçük karanlık ve sıkışık odada diz çökmek, totoya yer açmak, yanakları avuçlara yerleştirip, seyreylemek yıkananları..
Makine döndürdükçe rengarenk çamaşırları, zihni de döndürmek: kendi kendine ettiklerini düşünmek.. bir yandan şaşırmak, bir yandan sıkışmak.. Bir anda kendini prenses hissederken, iki dakikaya kalmadan kurumuş çamur parçasına dönüşmek.. Aslında sadece normal hissetmek istemek.. Olmamak. Dünyanın en mutlu kadınıyken, en bedbaht yüz maskesini takmak. Maskenin altını netleştirememek. Eline çalı süpürgesini almak, tozuttura tozuttura süpürmek.. Halının altına. Bahar da geldi naynirinaynaynirinaynom derken, yataktan çıkmak istememek. Çılgınlar gibi dansa gitmek istemek, sonra aynaya bakmak ve bir kurbağa görmek. Bacakları olmayan. Aynada dingin bir yüz görmek istemek. Sadece bu..
Tozuttura tozuttura bir o yana bir bu yana süpürürken, kafayı tozutmak. He he demek. Gülmek. Boynundaki sivilceye bakmak. Sarılmak. Kendine gelmek. İyi ki varsın demek.
Aslında böyle bir Pazar sabahı yaşamadığını fark etmek. İkircikli duygular yaşamak. Limbik sisteme küfrü basmak. Sonra okula gitmek. Arkadaşlarla kahvaltı etmek. Çimenlerde mayışmak.
Mayıştıkça sıkılmak.
Cümle kurmak dahi istememek.
Mek, mak. Sıyırmak.
Hamiş: Sevgilimle başka bir yere gidelim istiyorum. Sadece bacaklarımızın göründüğü bir kumsal olmasın bu yer. Her şeyimizle orada olalım. Tüm bedenimizle. Kenya'ya gidelim mesela. Takayım ağzıma bir tabak, boynuma 80 halka. Kabak dudaklı kadınlar vardı. Onlardan olayım. Güneşin altında kavruk tenlerimizle cıbıl gezelim. Sağımda, solumda, sırtımda 5 tane velet olsun. Sevgilimin saçları inek poku boyasından yapılmış pis bir sarı, bedeninde beyaz şeritler olsun. Elinde sopası, zürafa avlasın. Gelsin, dansımızı yapalım. Ankara'daki yaşamımızdan bahsedelim. Yazık yav, orada kaldılar diye eş dost için hayıflanalım. Sonra şükredelim halimize. Yaşayalım gidelim. Mutlu olalım sonsuza dek.

5 yorum:

r dedi ki...

ahahha son paragrafla ilgili sizin oynadığınız bir kısa film çekmek istiyorum.

Adsız dedi ki...

Rabiacım Mrb,

O kadar alakasız bir şekilde karşıma çıktı ki blogun; yazmadan olmazdı yani :)
Öncelikle seni şimdiden çok tebrik ederim. Dilerim ve aslında eminim çok özel ve güzel bir aile kuracaksın.
Ben de 26 eylül'de evleniyorum, Ankara'da. Eskişehirli bir eczacıyla...
Sana da aslında bu vesileyle Özge'nin blogundan ulaştım, düğün mekanıyla ilgili notlarını tekrar gözden geçirirken :) Hayat işte... Her zaman sürprizlere hazır olacaksın.
Görüşmek dileğiyle,

Gonca

elegimsagma dedi ki...

Goncacım, feysbuktan nişan fotolarını görmüş idim, eskişehirli biriyle evleniyor olman ayrica güzel, eskişehir havasi solumak ayri bişiy azizim, kendimden biliyorum:)
bloga ulaşman ise hakkaten ilginç olmuş, asil ilginç olan ise arsiv kismindan 2007 Aralik'a tiklarsan orada "terbiyesizliğin böylesi" başlıklı olan ve senle ilgili olan bir yazi gorecek olman:)hala cok utaniyorum, orasi ayri...
mucuks, rabia..

telsiz baba dedi ki...

vernel yine bitmiş niye bitmiş diye fazla düşünmemek, kardeşin gelip yarıdan fazlasını şekerciler torbasına boca edip yurda yollandığını tahmin etmek...kehkehkeh

anl dedi ki...

boynuna bu yaştan sonra o kadar halka takamazlar cicim,kaç yaşına geldin.umutu da o hallerde düşününce şok oldum kendi kendime,hehe.evlenen kız psikozu olmuşşun sen..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...