17 Eylül 2007

Acıların çocuğuyum..

Şu son bir kaç haftayı iç güveysinden ve Küçük Emrah'tan hallice geçirdiğime inanamıyorum yalebbim! Başıma gelenler pişmiş tavık başına gelmiş midir allaaaam? Bunu hak etmek için ne yaptım dostum Almodovar? Evet, neyse ya abartmayayım ve hayatımın ce(he)nneti (!) olan şu dönemi bir özetleyeyim öncelikle: Şimdi bi kere ben kaşındım ve doktora yapmak istedim bu yıl. Yani istiyordum hep aslında ama yüksek lisans biteli iki yıl geçmiş ve ben halen istiyorsam, gerçekten istiyorum demektir. Cümleyi anlayan beri gelsin. Neyse işte, güzel bir tatil yapmış bile olsam adli tatilde, oooh püfür püfür, yine de insanın yok özgeçmiş, yok niyet mektubu, yok "niyet ettim Allah rızası için doktoraya başvurmaya" geyikleri, yok referans mektupları, yok bilim sınavı ve mülakatlarla uğraşması, yorgunluk verici ve hatta bezdirici şeyler. Ama sonuçta ben Ankara Üniversitesi'nde doktoraya başlıyorum. Tabii, naylondernek'te kurduğum "heveslendiği her şey kıçında patlayanlar derneği"ni de burada anarak diyorum ki, süreç biraz acılı ve hatta kanlı oldu. Böyle oldu çünkü ben, ODTÜ'deki psikoloji lisans eğitimimin ardından, psikoterapistlik sevdasıyla, alana uzman yetiştirme amaçlı açılmış Hacettepe'deki "tezsiz klinik psikoloji" yüksek lisansıma, başlamadan önce herkese (yani hocalara) yan etkilerini ve özellikle doktorayı engelleyip engellemediğini sorarak ve örnekleriyle birlikte engellemeyeceği yanıtı alarak başladığımdan, bi güzel donanarak, memnuniyetle oradan çıktığımdan, ikinci yıl dersler devam ederken bir de resmi bir tez olmasa dahi aynı aşamalardan geçip ortaya ampirik bir araştırma koyduğumdan, ama resmi bir tez olmadığından, ıvır kıvır işte.. Tabii, yine de hocalar tezsiz programdan gelen öğrenciler konusunda daha temkinli davranıyorlarmış bizzat deneyimlediğim, hele de Ankara Üniversitesi'nde. Sonuç olarak da, öğrenci işleri konusunda üniversiteler arasında, insan hakları konusunda Türkiye'nin dünyadaki yeri sıralamasına yakın bir işleyişe sahip olan yeni okulcuğuma, tezsiz yüksek lisans yapma gafletinde bulunup alınmayacakken ve fakat bilim sınavındaki üstün:P performansım ve mülakatta hocaları muhteşem:p olumlu etkileyişim nedeniyle, bir nevi şartlı kabul alarak, bu dönem özel öğrenci olarak başlıyorum. Kabulün şartı ise, yine ampirik bir araştırma ortaya koyup, hocalara risörç bilgimi göstermem. Sonra sınavsız mülakatsız direkt kaydım yapılcak, tabi başarılı profil çizersem. Ayh, hakketen uzun bir süreçmiş, yazarken yoruldum ayol.. Neyse, yeni bir dönem başlıyor hayatımda, bakalım neler olacak? derrrken tam, geçen hafta arası, özel numaradan biri aradı beni. Özel numaradan çok aranıyorum işim dolayısıyla, ayrıca birlikte çalıştığım sosyal hizmet uzmanının telefonu da default olarak öyle. Neyse, zart diye çaldı ve ben de zart diye açtım telefonu. Açmaz olaydım. 30-35 yaşlarında, k'leri ghk diye çıkaran, tanımadığım bir erkek sesi, adımı söylemek, sonra adımın önüne bir takım küfürlü sıfatlar koyarak adımı söylemek, adımı bu küfürlerle bağırarak söylemek, işyerimin adını vermek, işyerimin detayını bildiğini belli etmek, ağza alınmayacak küfürlerle, tecavüz ve ölümle tehdit etmek suretiyle, tam manasıyla beni taciz etti ve çotaa! kapadı telefonu. İğrenç bir şeymiş bu. Bunu yapan it herifin teki, bunu biliyorum. Aklıma bir sürü seçenek geldi, kimseye de konduramıyorum bir yandan, muhtemelen mahkemeden (bundan bile emin olamıyorum ya) kuyruk acısıyla çıkmış ve kendisine "naptım lan ben" demeden yaşadıklarının sorumlusunu kolay yoldan buluverme gayreti içine girmiş, ancak tek gücü, gizliden küfür ve tehdit olan, kendisini ancak böyle ortaya koyabilen bir zavallı.. Tabii ki çok tedirgin ediciydi. Travma eğitimlerinde üzerinde çok durduğumuz, "dünyaya güven duyma" denen olgum tabii ki yerinden sarsılsa ve sadece bir tehdit diye geçiştirebilecek olsam bile, verdiği huzursuzluğu tarif edebilmem mümkün değil. Ama, bu herife birinin, her sıkıntısını öyle çözemeyeceğini, magandalık yapamayacağını, sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini ve kafasına estiği gibi davranamayacağını, hele de işini doğru düzgün yapmak için çabalayan bir kamu görevlisine (ki bu ben oluyorum) bunu hiç! yapamayacağını, hukuk diye, adalet diye bir şey olduğunu öğretmesi gerekmekte. Artık, ertesi gün savcıya bulunduğum suç duyurusu ile birlikte, 1 ay içinde kim olduğu tespit edilecek ve yasal süreç başlayacak. Derdi neymiş anlayacağız bakalım. Çok sinirliydim, neyse ki İstanbul'dan dostlarım geldiler hafta sonu ve çok eğlenceli bir hafta sonuna imza attık birlikte.. İyileştim. Yoğun geçecek bu haftanın ilk akşamında, dilimde "bu akşam bütün üniversitelerini dolaştım Ankara'nın" şarkısı, gözlerim faltaşı, ders programının detaylarını inceliyorum..

3 yorum:

b dedi ki...

blog açtım,
www.bilgebilge.blogspot.com

haberler orda;)

b dedi ki...

askolsun.. bilgebilge.blogspot.com'u almış olmamın tek sebebi akılda kalıcı olması ve bilge.blogspot'un alınmış olması.. yoksa valla narsistlik degil allah kuru iftiradan saklasın yahu:)) bu sadece adres zati, blogun adı "oradaydım ve şimdi buradayım"...

elegimsagma dedi ki...

ehehe:) peki bilge, bak dayatmiyorum "yok yooookk, inceden narsisist bi isim bu" diye;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...