08 Mart 2009

Bugün

Kadın

En çok konuştuklarımız en az yazılanlar.
Başta hava..
Psikolojide, havanın bizi nasıl etkilediğine ilişkin araştırmalar bildiğim kadarıyla yok. Güneşli, yağmurlu günlerde ruh halimizin değişkenliği sıradan konuşmalarımızdan öteye gitmez. İklimlerin türümüzün evriminden de öte davranışlarımıza, toplum yapısına etkisi yeni yeni ele alınıyor. Oysa, nice uygarlığın varoluş biçimi, tarihe yön veren kimi
savaşların sonuçları, iklimle de ilgili.
Anne babaların çoçuklarından söz ederken, çocuğumuz yerine, çocuğum demeleri gibi, kendimizle o denli meşguluz ki gözümüz görmüyor benden, bizden ötesini.
Kadınlar erkeklerden nasıl farklı?
Soruş tarzım erkek egemen dünyanın ifadesi. “Erkekler kadınlardan nasıl farklı?” diye sormak, aklımızdan pek geçmez.
Şaşılacak bir şey değil.
Bugün dünya kültürüne egemen Ortadoğu dinlerinin kutsal kitaplarında, tanrı önce
erkeği yaratmış, sonra da, yalnız kalmasın diye kemiğinden parça kopartığı kadını.
Kadın olmak zor.
Türkiye kadına oy verme hakkını başka bir çok ülkeden önce tanıdı. Ama oylarımızla seçtiğimiz yasalarımızı yapmakla görevlendirdiğimiz mebuslardan, `Kaç çocuğunuz var?’ diye sorulduğunda, kız çocuklarını saymayacakları halde, nasıl giyinmeleri konusunda insan hakları adına fetva verenler, zinayı suç saymak isteyen başbakanlar yok mu? Başlık parası ödeyecek gücü olmayan yoksullar Hindistan’da kız çocuklarını öldürüyor. Kuzey Afrika’da, kültüre sahip çıkmak adına haz alma uzuvları duyarsızlaştırılan kızlar sünnet ediliyor. İleri demokrasilerde bile fuhuşa zorlanan kadınlar köleleştiriliyor. Birden fazla çocuk sahibi olmanın yasak olduğu Çin’de de istenmeyen kız çocukları kürtajla alınıyor. Bu ülkenin nüfusunda kadın erkek oranı o denli sarsıldı ki, alışılagelmiş toplum yapısını tehdit eden on milyonlarca kadınsız erkek türümüzün tarihinde bir ilk.
Gene de, 20. yüzyıldan itibaren sosyalist ülkelerin öncülüğünde, kadınların yasalar önünde, erkeklerle eşit haklara sahip olmaları konusunda atılan adımlar bir çok ülkede gündelik yaşantı-mızın artık sorgulanmayan parçası. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hem nereden nereye gelindiğinin ifadesi hem de süregelen eşitsizliğin.
Ancak eşitlikle farklılık birbirlerini dıştalamamalı.
Kimi çevrelerde eşitlik kavramı, kadın erkek farklarını, kadını kadın, erkeği erkek yapan psikolojik özellikleri incelememizi tabulaştır-mak pahasına putlaştırıldı... Beylik konuşmala- rımıza konu olan erkek ve kadın psikolojileri üzerine kitaplar çoktan yazılmış olmalıydı. Kız çocuğumuz olmadığında hayıflanmıştım kadınları daha iyi tanıyabilme şansımı yitirdim diye. Birbirimizi tanıyacağımıza bireysel ilşjkilerimiz-de saç yoldurtuyor, terapistlere taşınıyor, hem cinsimizle yan yana geldiğimizde, yapay bir samimiyetin dayanışmasıyla, cehaletimizi yansı-tan fıkralarla, genellemelerle cepheleşiyoruz.
Kadınlar daldan dala atlar, erkekler sebatlıdır değil mi?
Araştırmalar kadın beynindeki iki yarım küre arasındaki bağlantıların, erkeklere göre daha yoğun olduğunu, bu nedenle, erkeklerin tek bir faaliyete odaklanırken, kadınların aynı zamanda birden çok şeyi yapabildiğini gösteriyor.
Aramızdaki farkları, türümüzü zenginleştiren, bizi bütünleştiren öğeler olarak görmek
yerine, kadın erkek eşitliğini dogma yaptığımızdan, gözlemlerimizi, düşüncelerimizi, duygularımızı sansürlemeyi tercih ediyoruz.

Gündüz Vassaf

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...