11 Haziran 2007

İsim sorunsalım...

"Melaba, ben Rabia" diye başlıyorum çoğu zaman, orda-burda, kendimi tanıtırken.. Görüşme öncesi randevularda soyadımı da ekliyorum elbette. Bu dünyada "isminden çok çekmişler listesi" içine muhakkak dahil edilmesi gereken bir insan olarak, yaşla birlikte değişen ve evrilen bir "isim hikayem" de var tabii ki.
Adımı büyükbabam koymuş. Onun koymuş olması adımı çok sevmem için başlı başına bir neden zaten. Annem beni bir güzel doğurmuş, sonra da, evin ilk oğlan çocuğunun çocuğuna (esaslı torun yani:P) konulacak isim herkesçe düşünülmüş, büyükbabam herkese fikrini sırayla sorduktan sonra da kimseyi sallamayıp kendi bildiğini yapmış ve ben Rabia olmuşum. Söylenmesi kolay, yazımı çoğunlukla problem oluşturan (Rabiya değil anacım, Rabia! diye çığırmak istiyorum bazı bazı) bir isim sahibi olarak, çeşitli travmatik anılarım oldu maalesef. İlkokulda Çiğdem adlı bir arkadaşımın bana "Labila" demesiyle ben bir insanın ismi nasıl yanlış telafuz edilebilirmiş, bunu ilk kez öğrenmiştim, ki bunu sindiremeden, hemen ardından "kurabiye" geldi. "Kurabiye ne len?" demek istiyorum, buradan sesleniyorum, "Rabiye kurabiye, eki eki" diye saçmalarken beni içten içe küfrettiren, azıttıran, küstüren, göz yaşlarımı içime akıttıran:P tüm çocuklara! Bununla ilgili kafamdaki en net görüntü, Ayaş'ta teyzemlerin evinin önünde renkli istop oynarken, ilk kez tanıştığım bir kızın bana kurabiye deyip, topu fırlatması ve gülerek kaçması olmuştu. Bu ne cüret yav? Kanki olalım, sonra geç dalganı güzel kardeşim!
Ardından türk filmi özümseme sürecinde devreye Hazreti Rabialar girdi. Ne Fatma Girik'liğim kaldı, ne Hülya Koçyiğit'liğim. Bu arada, elbette Rabiş sıklıkla kullanılmakla beraber, Rabiuuuu, Rabiiiii! şeklinde de çağrılmışlığım oldu, özellikle büyükbabalarımca. Anadolu Lisesi ve İngilizce'nin ben ve tıfıl sınıf arkadaşlarımın yaşamına girmesiyle, benim ad bu sefer "rubbishbox"a evrildi. Esasında bu süreçte sanırım ben de gülmelere eşlik ediyordum, özgüven mi, savunma mekanizması mı bilemeyerek..
Tüm bu evrilme potansiyeline rağmen, adımı seviyorum. Birincisi, büyükbabamın en güzel ve en kişisel anısı bana.. Sonra, tek tük var (yaşamdaki tek derdim ya, tek olmak).. Sonra, Sinekli Bakkal'ın kahramanıyım ben. Sonra, anlamı ilginç. İlginç de değil de, alışılmadık diyelim. Rabia Arapça'da dördüncü demek. Bir isim ve en önemlisi de bir din için önemli bir isim olmasının sebebi, ilk kadın evliya Rabia'nın, ailenin dördüncü çocuğu olmasıymış. Duyduğumda "bu kadarcık mı yav?" diye şaşırmıştım. Tabii her isme kondurulan güzel, özel, parlak, ıvır kıvır gibi anlamlara geldiği de yazıyor kıytırık isim sözlüklerinde. Ama elbette büyükbabamın motivasyonu, dini bir isim olmasıydı muhakkak.
Bu motivasyonun yol açtığı beklentileri karşılamamış olsam da:) buna ilişkin ön yargısı, daha doğrusu adı üstünde "ön yargısı" bol bir ülkenin insanları olarak, düzenlediğimiz bir kongre için mailleştiğim bir adamla ilk tanıştığımız an, elini ağzına götürecek kadar çok şaşırmış, "ben seni türbanlı zannettim" demişti. İlginç, bence. Maillerin altını elhamdülillah diye imzalasam, neyse:) Mehmet, Abdullah, Hüseyinleri beş vakit namaz kılıyor kabul etmekte miyiz isimlerini ilk duyduğumuzda? Hayır. Baş örtülü hayal edilmekten/zannedilmekten imtina edeceğimden değil, hayal kırıklığının eşlik ettiği cahil cühela yüz ifadeleri görmekten, sıkıntım.. Bu belki de, genel başörtüsü yaklaşımıyla, başörtülü kadın görüldüğünde zihinde yığılan ön yargılarla alakalı bi şeydir, bilemiyorum, bulamıyorum. Belki ileride bulurum.
İmza: Rabia

5 yorum:

KuzeyGüney dedi ki...

Rabişcim:) ( sana Rabiş dememize kızmıyorsun değil mi?), seni cok iyi anliyorum. Benim ismim de bir "berfu" olarak yillarca "berfin, ferfu hatta nedense erkut olarak bile yanlis telafuz edildi. O nedenle ismimi dogru soyleyemeyecegine kanaat getirdigim kisilere de diger ismimi ( ki o da ayça) soyledim. Sindi sonuc ne? Alemin yarisi beni ayca olarak yarisi da berfu olarak biliyor. Olsun ama, ben isimlerimi seviyorum. Bu yazimi kapatirken soyle demek istiyorum: Rabiş İbiş (eheeee).
Berfu

yakınuzak dedi ki...

Hadi kızım sizinki neyse, benim ismimi Ash olarak okuyan adeta disleksik bir zihniyet söz konusu, biliosunuz

r dedi ki...

veee evet: cüyellak..

kobigos dedi ki...

Ben de kendi adımı çok seviyorum ama benimki de diğer yandan her yerde aynı okunuyor. Yunanca kökenli olduğu için bir sürü dile ihraç edilmiş.

Henüz hiç adımı duyup sen Yunan mısın diyen olmadı gerçi. Olsa ne yaparım hiç bilemiyorum.

Kolay gelsin ne diyelim.

Adsız dedi ki...

Ispanya sokaklarini Rabia diye inlettigimiz gunlere ve Rabia'nin ofke (ya das oyle bir sey) demek olduguna da deginmek ister sizi operim efendim!!
:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...