05 Haziran 2007

Vakti zamanında...

demişim ki "bu köşe İstanbul köşesi olsun".. Nasip kısmet bu gün, bu saatlere imiş kardeş.. Yalebbim şükür diyerek, tevekkül kokan satırlarıma son verdikten sonra, niyeyse pek eğlendiğim İstanbul şehrine son seyahatimin (12-13 Mayıs, 2007; ahahayttt! çok rabia çelebiyim ya) fotoğraflarını buraya koymak, bir-iki kelam etmek istiyorum. Kimseye komik gelmeyecek, saçma sapan şeylere çok güldük kızlarla, bunları unutmamak istiyorum, hep hatırlayayım, olmadık yerlerde aklıma gelsinler, beni rezil etsinler istiyorum.. Artık kısa cümleler kurmak istiyorum:
Arzuların yeni evinde öyle malak gibi yattık Berfu'yla.. Şekerim insan yolculukta serseme dönüyo vallahi, feleee şaşıyo. İşte benim fantastik İstanbul seyahatim böyle başladı:

Berfu'nun gamaradan (boşanma davası için görüştüğüm bi kadın böyle diyordu, kameralı cep telefonuyla ortaya çıkmış, kocasını aldattığı; ev ziyaretinde habire "gamarası şöyle, gamarası böyle" diyordu, hiç evden çıkmayan bir kadın, napcaksa gamaralı telefonu:)) hiç bir şey görünmüyo..

Sonra eve güneş doğdu, kendimize geldik. Arzu'nun yeni evi çok güzel, kırmızı dolaplı mutfaklı, pek şahane banyolu, yeri çok güzel, çıkmaz sokakta, sakin, huzurlu...

İşte Hodbin.. Minnacık olduğu zamanlarda kendisi korkulu rüyamdı. Biz Aslı'yla erkenden kalkardık. Bacaklarıma atlardı, cırlardım, evdekiler uyanırdı, hehe:) Aslı, olm biz niye erken kalkardık?

Sonra günlerden bir gün, Rumeli Hisarı'nın orada Bengühan diye bi yerde kahvaltı yaptık. Öküz gibi yeme potansiyeline sahip 4 kişi, hayvanlar gibi ekmek tükettik. Ohanzi! dedik kendimize.
Nihayet doyduk ve gamaraya gülümsedik:
Berf:
Aslı:
Ben:
Bu arada su istedik, adam yanımda görülen Erikli su şişesini getirdi. Damacana getirmediğine şükür dedik. "Bu kadar ekmek yedilerse, Allah bilir ne kadar su içerler" diye düşünmüş olabülür.
Arzu:
Şimdi ikili pozlara geçiyoruz:



Sonra yürüdük bi yerlere: Klasik gamara çekimine devam. Şimdi sen çek, şimdi ben. (Gamara derken g'yi genizden çıkarmaya dikkat edelim lütfen, tınıyı bozmayalım.)

Biz İstanbul'larda fink atarken, özlediğimiz Özlem Finlandiya'da, Porvoo şehrinde:

Bahar şenliklerinde:

Yine ortamlara akmakta:

17 fotoyu bloga aktarmak zor işmiş, ben bugün bunu gördüm.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

koptum ulen gülücem deyu, şol cennetin ırmakları deyu deyu.. senin konsepti bozmayalım.. hakkat yav siz niye erken kalkıyosunuz lan aslıylan..lan lannnn.. şaka lan..ulan özledim ulannnn.
züühühüüü..

yakınuzak dedi ki...

Olm,
1- Kuzey kutup noktası gibi bi odada kalıyosan eğer erken kalkman kaçınılmaz oluo zaten.
2- Benim saçlarım ne kadar çirkinmiş yahu..
3- Senin kendi evinde ne kadar erken kalktıını da biliyoruz :p
4- Blogta bizi de deşifre ettin ya artık ne diim
5- Yok hakkaten çok kötüymüş len saçlarım
6- Ben de özledim ya Zücüm, vuslata kaç var?

elegimsagma dedi ki...

yavrılarım,
bir salaklığımı itiraf edicem: aslı ben seni koymuşum ya ilk fotoya, ben orada senle ben varız sanıyorum, berf'in gamaradan hiçbişiy görünmüyo filan diyorum ya, olm durum tümüyle benim külüstür ötesi bilgisayarımla alakalıymış. Geçen travma eğitiminde aynur'un bilgisayardayım, allaaam bi baktım ışıl ışıl tüm fotolar, üstte aslı tek ve hodbinle, altta herkes şapşarlak görünüyo:) neyse, gereksiz bilgi göz çıkarmaz. aslı saçların taş gibi, bi daha bu konuda mızlanma istemiyorum, nokta!
:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...