

Sonra da bana Eskişehir-Tepebaşı'nda otururken pencereden seyretme lüksüne sahip olduğumuz bir düğünü anımsatan harikulade Kafkas danslarıyla bezenmiş bir başka nikah töreni.. Çok değişik ve çok güzel, ve benim umarım yanlış anlamadığım kaçan narin kız-kovalayan haşin erkek konseptiyle çok da özeldi. Çok özendim. Ara ara izlediğim/rastladığım, buz pateni, tango, cimnastik gibi özel yetenek isteyen ve "len keşke ben de yapabilseydim" dedirten her türlü fraksiyonel işe sarktığım gibi, kafkas dansına da bir özendim, pir özendim. O günün gecesi, fasılda da bir güzel içtim, ordan çıkıp, Old bilmemnede de güzelce içmeye devam edince; bir birayla bile çakırkeyif olma ve hatta kafayı bulma, böylece işi ucuza kapatma lüksüne sahip olan ben sınırları zorlayıp hayatımda ilk defa güzel muhabbetin de etkisiyle beş birayı (allaaaam inanmıyorum, tam tamına 5, yazıyla beş) devirince, ertesi gün kendime zor gelebildim. Parça pinçik hatırlıyorum son süreçleri.

En güzeli kızlar burada.. Özlem Finlandiya'dan döndü ve bir haftalığına Ankara'da. Arzu da, benle aynı işi yapan bir insan olarak, canına yandığımın bakanlığı, işe başladıktan 2.5 yıl sonra bize hizmet içi eğitim vermeye karar verdiğinden, Ankara'ya eğitim için geldi. Her sabah, kör vakitte, İncek'te Adalet Akademisi'nin yolunu tutuyoruz. Ben yine her şeye itirazı olan insan modeli, idari hakimine, öğretim üyesine kafa tutuyorum, ters nazarlara maruz kalıyorum, ama bu durumdan mutsuz muyum?: Nayır. Çünkü kızlar buradalar (keşke Aslı da olsaydı:() ve dün gece 2'ye dek Berf, Özlem, Arzu, Zü ve ben muhabbetten muhabbete koştuk. Uzaktayken yaşananları, yaşamlarımıza yeni katılanları, katılımından memnuniyet duyulanları, katılımları kafa karıştıranları konuştuk. Gülüştük, bağrıştık, şaştık, kaldık.
2 yorum:
hem de ben olmadan... baaaak..
Baştaki sarışın karikatürü gözümden kaçmadı Rabiş. Gırrrrrrrrr.
Yorum Gönder