08 Mayıs 2007

TRT'de "layv pööfoomıns"

Bir kaç saat önce TRT Arı Stüdyoları'nda, kaç gündür yanık sesle "datlu dileeeaaahhh, gülerrrr yüzeahhh, doyulur mueahh" diye çığırdığım ancak doğrusu ve usturuplusunun "tatlı dile güler yüze" olduğu türkü programındaydım, ki hayatımda bir ilk olur. Council of International Fellowship adlı, Avrupa'nın pek çeşitli ülkeleri ile Amerika'da değişik sosyal hizmet alanlarında çalışan, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, pedagoglar, zaman zaman da öğretmenler, polisler, sosyal antropologlar gibi meslek insanlarının örgütlendiği ve her yıl Mayıs ayında, bir ülkede 1 ay boyunca konuk edilerek, çeşitli kurumları gezip bilgi aldığı, bu arada bir ailede konaklayarak geldiği ülkenin kültürüne dair izlenim edinip, ayrıca çeşitli kültürel-sosyal aktivitelere katıldığı bir program çerçevesinde, bu yıl da Türkiye'de 4 kişiyi konuk etmekteyiz. Ben de sürece özellikle çevirmen olarak müdahil olmuş vaziyetteyim üç yıldır. "Kalçırıl ektiviti" diye kendimizi yerken, ticaret mahkemesi hakimi Sedat Bey'in zaman zaman "trt'den davetiyem var" dediği, bizim ise burun kıvırdığımız olay imdadımıza yetişti. Yıldız Hanım, ben ve davetiyede "ceket-kravat zorunludur" yazması doğrultusunda işe kot-tişörtle gidip, akşam eğlenmeye ceket-kravatla gelmek acayipliğini yaşayan Umut, konuklarımız Maureen, Frida ve Heidi'yi bu akşam programa götürdük. Akşamüstü Batıkent'te kaldığı ailenin yanına dönmeye çalışan Peter o civarda kaybolup, evi çok zor bulup, çok yorulduğundan aramıza katılamadı ne yazık ki... Velhasıl 21.30'da başlayan, ilginç sunucuya rağmen pek çoşkulu/tadında olan programda hem onlar hem de biz çok eğlendik. Çok değişik, çok hoş oldu. Program öncesi ve sonrası, az da olsa esnasında da bilgilendirme yapıp, kalçırıl ektiviti'nin dibine vurduk, "ham çökelek" mi tam adı bilmiyorum ama o oynak türkünün hikayesini/daha doğrusu sözlerini bile çevirmeye çabaladık:)
Türkü dinlemeyi seven bir şahsiyet olmama rağmen, annemin kaçırmadığı trt müzik programlarından çok sıkılırdım. Meğer içimdeki oynak ve şirret(!) ruh şu yaşımda ortaya çıkacakmış.. Çok sıkılacağımı ummaktayken, artık son noktada Umut'un bana dönüp, "şurada kalkıp oynasak mı" deyişiyle de iyice kendimi dağıttım.
Pazartesileri sıkılırsak TRT'ye gideceğiz biz, sizleri de aramızda görmek isteriz.

3 yorum:

the.cagatay dedi ki...

ankarada olup (pek bilmeyen biri olarak tahmin ediyorum) boyle bir neseli insan olması baya ilginc. onun disinda guzel yazılara yorum yapmayan arkadaslarada yazık :)
devam etmen temennisiyle.

Adsız dedi ki...

sen orada çok eğleniyor olabilirsin ammaaa ben de burada kendimi film festivaline adadım azizim..ardarda film izlemekten gözlerim bölerdi. üstelik bugün, izlediğim filme tekrar gitmek durumunda kalarak-bilahare açıklarım- bir sinema salonunda uyumak neymiş onu da gördüm. aynı otobüsteki gibiymiş, hem uyur hem uyumaz hissinde. bekleriz film festivaline iki gözüm, eskişehir festivale susamış, sinema doluyo bide aralara sandalye atılıyo valla, oha dedim, ankarayı özledim,kumru yemekten bıktım, bugün şehir bana bi güzel geldi buna da şaşırdım. kafiye yaptım öptüm, yaladım.. zü..

Adsız dedi ki...

eğer hep öyle giyincekseniz bence her akşam trtye gidin siz.. çünkü sizi öyle gördükçe ben daha çok eğleniyom,gülüom,kopuom..sınav öncesi moral oluyo..bi de sizi karşılıklı ingilizce konuşturup şebek etseydim ben kesin 100 alırdım iktisattan..beceremedim.. tüh yav..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...