05 Şubat 2008

Blog yaşantım 1 yaşında!

"1 Ocak 1993'te, Ayça'nın bana yeni yıl armağanı" diye kenarına not düşmüşüm.. Fırtınalı ergenliğim süresince, özellikle de ilk kısmında, belki 150 defa okumuş olduğum İpek Ongun'un "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" adlı kitabının girişine şöyle bir not düşülmüş:
"Bu anı defteri bana aittir.
Benim iznim olmadan defterimi
karıştıran veya okuyan, dünyanın
en terbiyesiz insanıdır.
Serra Noyan"
Bunu ilk okuduğumda, nasıl keyif almıştım.. Çok hoşuma gitmişti.. Herhalde ergenlikteki o ilk uyum ve baş etme problemlerimin bir uzantısı olan ayrışma çabalarıma karşılık gelen bu sözler, o süreçte günlük işine adım atan kardeşimin de etkisiyle beni enikonu bir günlükçü yapmıştı. Sonra gelsin ajandalar, gitsin süslü defterler.. Başucu kitabımın bu ilk uyarı cümlesi benim temel hedefim olmuştu: anne-babadan günlüğü kaçıracaksın! Ama nerdeeeeeeeee? Annem ve babam ne zaman odaya girdikerinde ben "o defter"e yazıyor olsam, yanıma yaklaşmazlar ve böylece çocuklarına ne de çok saygı duyduklarını ifade ederler, hatta babam işi oyuna çevirip bakmamak için geri geri yürür, kafasını gizler filan, tüm o "babayla çatışan genç kız" imgelemimi bozar, güldürür ve böylece de evde ben ve günlüğümün köşe kapmaca oynaması hayalim suya düşerdi. Evet suya düşerdi, çünkü günlükler hep başkalarının okuması için değil midir zati? Ben blog işini de böyle görüyorum galiba biraz. "İnternette yayınladığın bir şey için ne gizliliği ne günlüğünden bahsetmektesin bacım?" derseniz de, öyle ya da böyle tüm arızamızı, sıkıntımızı-coşkumuzu, o günkü duygu durumumuzu, olaylar üzerinden olsa bile ve ara sıra yapsak bile, her şeyimizi yansıtıp ortaya döküp, diğerlerinin okumasını umup, yorum isteyip, paylaşmıyor muyuz? Küçükken tuttuğumuz günlüklere dahi her şeyi açık açık yazamayıp kodlar, takma isimler, hayali dünyalar yaratıp, abuk subuk yazıyorduk da şimdi aynı şeyi devam ettirmiyor muyuz? Blog=günlük işte.. Belki şimdi konular değişik, e o kadar olsun azıcık, büyüdük. Bana uyuzluk yapanı değil, uyuz olduğumuz her şeyi yazıyoruz şimdi, ekonomik, politik, kültüreller dahil.. Hoşlandığımız çocukları kodlamıyoruz, aşktan-meşkten bahsediyoruz.
Velhasıl, "Bir Genç Kızın Gizli Defteri"nden üniversite yaşantıma uzanan ve üniversitenin son iki yılında iyice yavaşlayıp, sonra arada bir konu başlığı not düşülen ihanet edilmiş defterlere dönüşen günlüklerimden sonra, umut'un yaşamıma girmesiyle blog, yaşamıma girdi; umut ve blogla birlikte, yeni&güzel insanlar tanımamla birlikte, devreye didem'in, anıl'ın, ezgi'nin günlükleri girdi.. Sonra benim kardeşim-notengolugar pörtledi, ardından aslı mutlu olduğu zamanları kelimelere dökemediğini ifade edip, mutsuz zamanlarını döktürdü, neyse ki arada bir. Berfu öykülerini blog üzerinden paylaştı.. Bu sırada umut'un listeden şamil'i, fatih'i, ümit'i takip eder oldum. Sonra bilge hollanda'ya gitti, orda döktürmeye başladı, ardından alper, o yazmayı durdurmuş olsa da, neyse ki sevinç ordaki yaşamını en çıtır haliyle rengarenk aktarmaya başladı.. uzun zamandır yazıp da yayınlamadığını sonradan öğrendiğimiz özge'nin blogu çıktı sonra meydana.. En sevimlisi, deniz hanımefendi daha yaşına basmadı, hepimizden güzel blogu var.. Bilge bir gönderisinde, "aynı anda 10-15 arkadaşla mektuplaşmak gibi bu blog işi" demiş.. Öyle valla!
İşe geç gideceğim günlerde kahvemi alıp, bilgisayar başına oturup, elektronik posta kutumu (türkçeme dikkat çekiyim istedim) henüz açmadan bloglara bakıyorum. Yeni bir şeyler gördüğümde keyifle okumaya dalıyorum. Modern dünyada, arkadaşlarla en ekonomik ve hızlı haberleşme şekillerinden biri bu blog, zaman kazandırıyor hem de. Yaşasın blog! demeden önce, baktım ben de şubat-2008 ile birlikte bir yılı tamamlamışım. Kimi zaman, 1 ay içinde epey döktürmüşüm, kiminde kısa özet geçmişim. Kiminde içimi dökmüşüm, kiminde mutluluğumu paylaşmışım. Kiminde haber salmışım, kiminde mesaj vermişim.. Kiminde kiminde derken, yazının sonuna gelmişim:P

5 yorum:

Umut DURAK dedi ki...

hepimiz burdayız ya artık, hepimizin blog'u var. bir emrah kaldı. ben onu da istiyorum. söyleyin kendisine. benim eskişehirden sesim gelmez oralara kadar. :)
bu arada,
nice blog dolusu senelere Sultanım.

b dedi ki...

hurra heey viva los blogos!

(bi de memus var umut. tek postluk bi giris yapmisti o da soora tiss biliyosun)

Adsız dedi ki...

iiki varolmuşun sevgili blog :) ehuahuhu nice senelere demek gerek ...:P

KuzeyGüney dedi ki...

Rabişimmm, blogunun dogumgünü kutlu olsun:) Ben de müjdemi vereyim o zaman, cambazdüşüren'e kardeş geldi efendim.
"kuzeyguney.blogspot.com"

Sevinç dedi ki...

Ben de kutluyorum efem:) ben de blog yazmanın iyi geldiklerindenim hakkaten... Ama aynı zamanda senin blogunu keyifle takip ediyorum. Nice senelere:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...