27 Mart 2007

"Şeytan okuyabildiğimizden daha hızlı yazıyor"

Çok güzel bir 2007 ajandam var artık: Metis Yayınları ürünü olan bir cadılar ajandası! Evet, yılın 3 ayını geride bırakmış olmamıza rağmen, ben ajanda muhabbeti yapıyor olabilirim ama bu durumun tek nedeni, akıllı kardeşimin böyle bir ajandanın hastası olacağımı yeni keşfetmesidir, maalesef:) (bilmem mesaj alındı mı? Ablanın sevme ihtimali yüksek şeyler hemen satın alınacak, fiyatı üzerinden itinayla sökülecek, güzelce paketlettirilip ilk fırsatta ablaya sevgi sözcükleri eşliğinde hediye edilecek!)
Efendim ajanda, bir aile mahkemesi psikoloğu olarak tam bana göre! Rengi mor, kağıdı saman.. Bunlar meslekle alakasız tabii, neyse onları geçiyorum.. İçinde pek faideli bilgiler mevcut.. Yaklaşık her günün, her tarihin altında, o güne dair cadılık/büyü vs. işlerle nasıl bir alakası varsa "tarihte bu gün" tadında kısa birer not düşülmüş (mesela, 25 Mart, hem çaylak fırtınası, hem de 1199'da Papa III. Innocentus, engizisyon mahkemelerine resmen izin vermiş; daha o tarihe gelmedik ama epey kurcaladığımdan, 21 Nisan, Samsun-Vezirköprü-Bahçekonak Köyü'nde yağmur duasına çıkan halk, dualarının kabul olması için bir atın başını kesip üzerine Arapça yazılar yazarak kuyuya attılar, kaymakam soruşturma başlattı, 2001 tarihli Hürriyet, gibi). Ayrıca haftanın bilgisi, haftanın çok bilmişi, haftanın aklıselimi, haftanın büyüsü, haftanın muhteviyatı.., uzayan giden bir takım dipnotlar var..
Çok keyifli çok! Mesela Ocak ayının 2. haftasının büyüsü: Bir kimse bir kimseyi kendinden soğutmak için, o kişinin geçeceği yere kesilmiş tırnaklarını gizlerse, o da bu tırnakların üzerinden üç kez geçerse büyü tutarmış..
Bunların neden tam bana göre olduğu ve neden keyif aldığım hususuna gelince: Biz her ne kadar bu işlerin özellikle ortaçağa ya da epey geçmiş zamanlara, ya da en azından gizemli/primitif yaşam tercih eden alt kültürlere ait olduğunu var saysak da, yaşam deneyimi açısından bir deniz/derya olan aile mahkemelerinde görüyorum ki durum hiç de öyle değil! Üst düzey yöneticilerden, emniyet müdürlerine, hosteslerden doktorlara dek, bu büyü işine yaşamının bir noktasında bulaşmış ya da fazlaca zihinsel meşguliyet yansıtması ile bulaştırılmış pek çok "eğitimli" kişi mevcut.. Dolayısıyla da, duyduğum bazı yaşantılar karşısında ağzı açık kalan ben, ajandamı kullanırken bir yandan da nedir, ne değildir bu büyücülük/cadılık öğreniyorum..
Görüşmelerimde bizzat dinliyorum: Kayınvalidesi domuz yağı sürmesin diye yatak odası kilitleyenlerden, oğlu gelinine fazla bağlanmasın diye, oğlunun duşunun ortasına zart diye girip (evet, tam olarak zart!) elindeki tastaki bilmem ne içeren suyu oğlunun başından aşağı boca eden annelerden, kocası eve bağlansın diye, kocasının çayına kendi regl kanını damlatarak içirenlerden, dinlediğimde "neeaaaaggggghhhh?!?" tepkisi verdiklerimden bahsediyorum..
İşte bunların kuramsal temelini ajandamdan alıyorum;)

3 yorum:

Umut DURAK dedi ki...

Iyyyykkkkkkkkkk, bu çay mevzusunu çok berbat. İnsan bir ömür çay içemez imanıma bunu düşünürse.

anl dedi ki...

sen düşünmeyeceksin zaten umutcum, senin çayına yapılacağı için farkında olmayacak sevgiden aşkdan delireceksin,yaaaa.rabia cım çok keyifli bir blog olmuş gerçekten de.takipteyim :)

elegimsagma dedi ki...

anılcım, teşekkür:) bahsettiğim vakada, adam bi süre sonra delirmiş ama sevgiden değil, hehe.. ne sıradışı aşk yöntemleri varmış, öğrendikçe yazacağım;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...