21 Nisan 2007

Mutluluk

Bir saat kadar önce izledim "Mutluluk"u, keyifle.. Töre cinayetleri ve bunlara teşebbüs süreçleri özellikle görsel medyada "pirim" yapmaya başladığından bu yana, bu yayınların bir taraftan sadece cıkcıklayıp vahvahlamaya yaramasından, bir yandan da normalleştirici, duyarsızlaştırıcı bir etki yaratmasından tedirgin olan ben, düzenli takip etmediğim ancak rast gelince bakakaldığım bir kaç dizinin öfletici etkisinden sonra, bugün "mutluluk"la kendime geldim diyebilirim. Kendime gelme çabam, yarın sabah LES'e, ay pardon yeni adıyla ALES'e girecek olmamdan ve bu sınavın yordanamazlığındandı.. Neyse, o başka mevzu. Genelde ağlak olmayışımı bildiğimden, filmin bir kaç yerinde zaptedemediğim, birden iniveren bir kaç damla gözyaşım, hıck, da filmin keyfinden, tadından olmalı.
Köye getirilişinden başlayarak, Meryem'in yaşamından, belki de yaşamına yön veren bir kesiti anlatan film sonrası, adları sadece bir kaç ana haber bülteni ve bir kaç gazete haberinde sadece birer kurban olarak geçen, belki bir kaçı bazı STK'larca (bkz. Uluslararası Af Örgütü- "Güldünya'ya Sesleniş" Mektup Yarışması) dikkat çekilmeye çalışılan, "Güldünya Tören"ler, "Fadime Şahindal"lar, "Sevda Gök"ler, "Şemse Allak"lar'ın, filmde Meryem'in söylediği gibi "bu hayat benim" deyişleri/daha doğrusu diyemeyişleri insanı kendinden utandırıyor...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...